Sev, heyecan duy, kendini geliştir
Adınız ve Yaşınız?
Süleyman Dinçer, 22
Neden bu kadar erken?
Süleyman Dinçer, 22
Neden bu kadar erken?
Birçok meslekte başarılı olabilmek için belirli kriterlerin olması gerekir. Ancak bana göre medyanın başarılı olabilmesi için üç ana temel var. Bunlar: yetenek, heyecan ve insanın kendini geliştirmesi. Bu üç ana fikirden yola çıkarsak, ben 22 yaşında, Marmara Üniversitesi’nde İletişim Fakültesi’nde aynı zamanda Radyo Sinema Televizyon Bölümü'nde okuyan bir öğrenciyim. Ayrıca medya mesleğinde 6. yılımı tamamlıyorum.
İlk olarak ne zaman nasıl başladınız?
Çocuk denilecek yaşta, 16 yaşında Bursa’da Olay TV ile yayın hayatıma başladım. Üniversite sürecine geldiğimde ben bu mesleği yapmalıyım diye düşündüm. Bunun içinde üniversite sınavında tek bir tercih yaptım. O da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ydi. İyi bir puan almıştım kazanacağımı biliyordum. O yüzden yirmi dört tane tercihim olmasına rağmen tek bir tercihte bulundum.
‘’Üniversitelerin öğrencilere katkısı yok’’
Üniversite yıllarından önce bir hayli tecrübe edinmişsiniz. Bu tecrübe ışığında neler söyleyebilirsiniz?
Üniversitelerin, özellikle devlet üniversitelerinin İletişim Fakültesi’nin öğrencilere pek bir şey katmadığını gördüm. Bizim yapmamız gereken mesleğin biraz daha saha ile entegre gitmesini savunanlardanım. Bu yüzden, Kanal 24 ile 2 senedir haber dünyasının içindeyim. Kanal 24’de adliye muhabirliğinde görev yaptım. Adliye muhabirliği son yıllarda Türkiye’de çok göz önünde. Adliye muhabirliği bana çok şey kattı. Daha sonrasında ise TRT’de 1 sene çalıştım. TRT’de şunu fark ettim: TRT’nin bir kamu kuruluşu olması ve devlet düzeninin kuruma yansıması beni rahatsız etti. Çünkü bir habercinin sınırlarının olmaması ve heyecanını her zaman koruması gerekir. Bu sebepten ötürü gelen teklif üzerine ATV A Haber'de muhabir olarak göreve başladım. Yaklaşık 1buçuk yıldır bu kurumun içerisindeyim.
Bu mesleğin zorlukları var mı?
Çok büyük
zorluklar yaşayabiliyoruz. Yakın zaman içersinde Galatasaray Üniversitesi’nde
kütüphanede yangın çıkmıştı. Olay yerine giden ilk muhabir bendim. O sırada
haber bültenimiz beni canlı yayına aldı ve oradaki atmosferi canlı anlatmamı
istediler. Normalde canlı yayınlar üç, beş dakika olur ancak orada sadece biz
bulunuyorduk ve bu yüzden 40-45 dakika canlı yayında kalmak zorunda kaldım.
Gördüğünüz bir atmosferi 45 dakika anlatmak çok zor ama bana habercilik
anlamında büyük bir tecrübe kattı. Zor bir meslek yapıyoruz ancak işinizi
severseniz, heyecan duyarsanız, kendinizi geliştirirseniz genç yaşta başarılı
olmamak için hiçbir neden yok.
‘’Kendimi
Acun gibi görüyorum’’
Bu alanda devam edip,
kendimi geliştirmek istiyorum. İleriye yönelik yapacağım çalışmalardan bir
tanesi, kendi programımı oluşturup, sunuculuğunu yapmak. Kendi tarzımı, tam
olmasa da Acun Ilıcalı gibi görüyorum. Farklı formatları getirmek ve bu
formatların sunucusu olmak gibi. Gelmek istediğim noktalardan bir tanesi de
anchorman’lik, bunu da bekleyip görmek lazım.
Bu meslekte örnek aldığınız kendisine yakın hissettiğiniz birileri var mı?
Şu anda ‘’İşte bu’’
diyebileceğim bir haber spikeri yok. Zaten olmaması gerekir çünkü insan
ekranıyla bütünleşiyor ve seyirci ona göre kabul ediyor. Örneğin, Cem Öğretir
ciddiyetiyle kabul ediliyor. Mehmet Ali Birand, gaflarıyla kabul ediliyordu.
Bende kendime ait bir tarzımın olduğunu düşünüyorum. Kendi tarzım, işe enerjimi
ve heyecanımı katmak.
1-Adınız ve Yaşınız?
Salvo Kohen, 21
2-Kısaca eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
Özel bir üniversitede güzel sanatlar fakültesi sahne ve
gösteri sanatları yönetimi bölümünde 2. Sınıf öğrencisiyim.
3-Nerelerde çalıştınız?
Kanal D ve CNN Türk ortak yayınıyla ekrana gelen soruşturmacı televizyon gazetecisi Uğur Dündar’ın Arena programında stajyer
konumunda iş hayatına başladım. Çalışmaya kendisiyle birlikte devam ettim 2008
yılında kendisinin Star Haber’e gelmesiyle Star TV haber muhabirliği görevi ve Arena programının yönetmen yardımcılığı görevini üstlendim. Kanal 2011 yılında
satılınca işimize son verildi. Bir süre Can Tanrıyar’ın sahibi olduğu Uçankuş Medya’da Kanaltürk’te yayınlanan Uçankuş programında canlı yayın muhabirliği
yaptım. Şimdi tekrardan yeni açılmak üzere olan bir kanalda haber muhabirliği
yapıyorum.
4-Gazetecilik mesleği size ne ifade ediyor? Neden gazetecilik?
Bu bir tutkudur. Mesleğe ilk başladığınızda sizi bir şeyler
çekiyor olmalıdır. Keyif almıyorsanız yapamazsınız. Esasında birçok kişinin
özenle baktığı ve “Vay be her gün ekrandasınız, televizyona çıkıyorsunuz, çok
kıyak iş” dediği televizyon gazeteciliği aslında göründüğü kadar basit
değildir. Gazetecilik demek, bir gününüz diğer gününüze uymaması demektir. Bir
gün 7 yıldızlı bir otelde, diğer gün bataklıkta görevinizi icra etmeye
çalışırsınız, gazeteci doğal afet dinlemez, tatil dinlemez. Herkesin resmi
tatilleri vardır, bizim yoktur. Bir doğal afet meydana gelir bir deprem olur
bütün iş yerleri, esnaf kepenk kapatır biz her zaman açığız. İşimizin başında
olmak zorundayız. Halkın haber alma hakkına hizmet etmek zorundayız. Kişilerin
gazeteciği özellikle isteyeceklerini sanmıyorum bu iş okuyarak veya
üniversitede hocanın anlattıklarına pek de benzemez. Tabii ki teorik olarak
saygın hocalarımız gazetecilikle ilgili çok önemli bilgiler veriyordur fakat
işin mutfağında pişmek hem daha öğretici hem de keyif vericidir. Özellikle
içinde bulunduğumuz şu dönemde mesleğimizi hayata geçirmek oldukça zorlaşıyor.
Gazetecilik ruhu olmadan bu mesleği yapamazsınız. Telefonunuz kapalı olamaz,
haber atlayamazsınız, gündemden haberiniz olmadığı anda büyük bir çıkmaza
girebilirsiniz.
5- Kendinizi gazeteci olarak adlandırır mısınız?
Evet, “gazeteci” evrensel bir söylemdir. Çoğu yerde “Televizyoncu” olarak
adlandırılırız. Bu yanlıştır. Biz haber merkezi çalışanları “Televizyon
gazetecisi” veya “Gazeteciyiz” gazeteci söyleminin bir ağırlığı vardır.
Olaylara gazeteci gözüyle bakmak vardır. Detaylara farklı açılardan bakarsınız,
bu nedenle kendimi gazeteci olarak adlandırabilirim.
6- Medyada kimi örnek alıyorsunuz? Neden?
Senelerce Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil ile çalıştım. Bu
nedenle onların haberciliğini örnek almıyorum desem yanlış konuşmuş olurum.
Şöyle de bir şey vardır ki her genç gazeteci birilerini örnek almak zorunda
değildir. Başarıya giden yol usta bir haberciyi örnek almaktan geçmez, özgün ve
kullanışlı haberler yaparak haberciliğe yeni bir form kazandırmaktan geçer.
7- Gazetecilerin
objektif olması mümkün müdür?
Tabii ki mümkündür. Gazeteci objektif olmak zorundadır
zaten. Sadece şüphe edebiliriz bazı şeylerden. Haberin doğrulunu kanıtlayan şey
belgedir. Belgeli olmayan her haber bizim için dedikodudan başka bir şey
değildir. Dedikoduyla da gazetecilerin işi olmaz.
8- Aileden veya çok yakın olduğunuz birinin nikâh şahitliğini yaparken telefonunuz çalsa ve sizi çalıştığınız yerden haber için çağırıyor olsalar gider misiniz? Yoksa kalmayı mı tercih edersiniz?
Gazetecilerin zamanla sınavı çok iyidir. Nikâh şahitliği
yaparken sorulan soru “şahitlik ediyor musunuz?” sorusu 6 saniye benim ise
“evet” veya “hayır” demem 2 saniye. Çok acil bir haber olmadıktan sonra o
habere 8 saniye geç gitmiş olmamın pek bir şey değiştireceğini düşünmüyorum.
9- İlerde kendiniz
nerede görüyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz durum müsaade ettikçe görevimi yapmaya
devam edeceğim.
10-Genç bir gazeteci olarak mesleğin en zor tarafı nedir?
Canlı yayınlar. Ana haber bülteninin içinde Türkiye’nin veya
Dünya'nın herhangi bir tarafından bağlanıp bir şeyler aktarmanız gerekiyorsa,
söylediklerinize çok dikkat etmeniz gerekir. Ağzınızdan çıkacak en ufak yanlış
bir şey mesleğinizi bitirebilir gazeteciliğin en zor kısmı bana göre budur.
11-Türkiye’de gazetecilik ne durumda?
Şu an ki durumu betimlemek için günlük hayatımızda
kullanılan bir terim yeterli olacaktır. “Eh işte, yuvarlanıp gidiyoruz.”
12-Yurttaş gazeteciliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bahçeşehir Üniversitesinin başlatacağı bu sistemde alanında
uzman kişiler görünüyor Erdoğan Aktaş gibi… Yeni bir sistem eğitimi iyi
verildiği zaman belki de mesleğe yardımcı olabileceğini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder