İstanbul İstiklal Caddesi'nde insanlara 'Gece çalışan kadınlar hakkında ne düşünüyorsunuz?' diye sorduk. Söylenenler birbirinden ilginçti. Sokaktan al haberi.
Muhabir: Zehra Dülger
Kamera: Can Budak - Pervin Pak
Kadınların vardiyası kaçla kaç arası?
Kadının çalışması bile henüz birçok toplumda kabul görmemişken, “gece çalışan kadın” olmayı müzisyen Seda Mete ile konuştuk.
Röportaj: Pervin Pak - Bürde Özçakır
Belki arkadaşlarla keyifli bir eğlencenin ardından, belki yetişmeyen işler yüzünden mesai bitiminden saatler sonra işten ayrılırken, belki günün son seansındaki filmden çıkınca… Bir şekilde gece geç saatte dışarıdaysanız, çevrenizden mutlaka duyarsınız: “Eve varınca ara!”
Nedeni malum; “gece” riskli, “gece” tehlikeli… Gece yolda yürümek bile endişe gerektirirken, bir de “gece mesaisi” diye bir kavram var. Kadın olmanın çoğu zaman zor, çalışan kadın olmanın ise çoğu zaman kabul edilemediği bir dünyada bir de “gece çalışan kadın” olmayı düşünün. Ya da bunu Seda Mete’nin sözlerinden dinleyelim…
“Korkuyordum”
Küçükken kumandalar ve tarakları mikrofon yaparak başladığı müzik hayatını öğrenim hayatında şiir yarışmaları, koro çalışmaları ile sürdürerek, liseden sonra arkadaşlarıyla kurduğu grupla Beyoğlu barlarında sahne alarak gece çalışma hayatına başladı Seda Mete. Hobi olarak başladığı müzik hayatı, avukatlık planlarını yıktırıp meslek haline geldi.
“Başlarken kesinlikle korkuttu” diyor gece mesaisi için Mete ve ekliyor, “19-20 yaşlarında Beyoğlu'nda... Korkuyordum. Yanlış kişilerle yolda karşılaşabileceğimi düşünmekten, çıkışta gecenin bir saatinde kız başıma taksiye atlayıp eve gittiğimde nefes alamadan merdivenlerden yukarı çıkıyordum.”
“Bana inanmalarını istedim”
Ailesinin tepkisi içinse “Kesinlikle her Türk ailesi gibi benim ailem de sigortalı bir işte çalışmamı istiyordu ama ben yaşadığım, hissettiğim mesleği onlara sevdirmeye çalıştım ve bana inanmalarını istedim” sözleriyle kararlılığından bahsetse de uzun süreli bir ilişkisinde erkek arkadaşının annesi tarafından “aileye uygun” bulunmadığı da olmuş. Bu durum Mete’ye mesleği bırakıp müzik öğretmeni olmayı bile düşündürmüş. Ama ısrarla “Önemli olan inanmak” diyor. Başarıyı karşı tarafa gösterdiğin zaman işin her ne olursa olsun, karşı tarafın ön yargısını değiştirebilirsin düşüncesini savunarak mesleğine devam kararı almış. Ailesini de konserlerine çağırıp “Seninle gurur duyuyoruz” yanıtı aldığında bu kararının yanlış olmadığına kanaat getirmiş.
Gece çalışırken karşılaştığı zorlukları da soruyoruz Mete’ye: “Bir dönem yazın çalıştım. Çalıştığım mekânın işletmecisi kumsala dahi gittiğimde yanıma koruma verirdi. Bir gün hiç unutmam, alkollü bir izleyici gelmişti, saygısızlıkta bulunmuştu ve direkt koruma onu alıp mekândan çıkarmıştı. Hiç öyle bir zorlukla karşılaşmadım, şanslıyım sanırım” diyor. Nedenini de karşı tarafla arasına mesafe koymasını bilmesinden kaynaklandığını söylüyor.
“Nüket Duru'yla tanışmak büyük şanstı”
Mete’nin kariyeri yalnızca Beyoğlu barlarından ibaret değil. Ünlü isimlerle de çalışan Mete, şarkıcı Nükhet Duru'yla tanışmasını şu şekilde değerlendiriyor “Bu benim için büyük bir şanstı. Ailemin, Nükhet Duru'yla çalıştığımda biraz daha rahatladığını söyleyebiliriz.” Farkı ise şöyle anlatıyor: “Ana solistin performansları daha kısa, bayi toplantıları, özel firma geceleri, konser düzenlemeleri gibi projeler olduğu için eskisi kadar sorun yaşamadım. Çünkü fark var, Beyoğlu'ndaki mekânlar daha küçük, daha basık, soliste daha ulaşılabilecek mekanlar.”
“Müzik beni bırakmayan tek sevgilim”
Gece çalışmaktan pişman olup olmadığını merak edip günlerini nasıl geçirdiğini soruyoruz, “Serbest bir meslek olduğu için hafta içi kendimize ayıracak çok vaktimiz oluyor. Genelde konserler de hafta sonu oluyor. O sürede de bol bol uyuyorum çünkü uyku sesime iyi geliyor. Geç vakte kadar uyuyorum. Onun dışında spora gidiyorum. Bu da beni rahatlatıyor. Ben gece çalışmayı seviyorum sanırım. Sabah kalkmayı sevmiyorum mesela. Herkes işe giderken ben uyumayı seviyorum” diyerek günlerini özetliyor.
Bir dönem gündüz çalıştığını da sözlerine ekliyor, müzik hayatına alışmadan önce bir tekstil şirketinde muhasebecilik yaptığını söyleyen Mete, gündüz çalışmanın kendisine uygun olmadığına bu dönemde karar verdiğini belirtiyor. Gece hayatında müzik yapmayı sevmesini ise şu sözlerle özetliyor: “Ben uykuyu çok seven bir insanım. Bir de müziği seviyorum ve zamanla bu işe ait olduğumu tamamen hissettim. Şöyle diyebilirim, “Müzik beni bırakmayan tek sevgilim."
Para saatin ağzında
‘İstanbul zor bir şehir ve ben bir şekilde para kazanmalıydım, bunu da sevdiğim işle yapmak istedim’ diyerek başlıyor hikayesine Deniz Derin.
Röportaj: Pervin Pak - Serap Açıkgün
Kamera: Can Budak
Deniz 22 yaşında, iktisat mezunu, bar solisti. 4 senedir bu işi yapıyor. Taksim’de iki farklı mekânda sahneye çıkıyor. Lise orkestrasıyla ilk mikrofon tecrübesini yaşasa da gerçek sahne heyecanını üniversite için İzmir’den İstanbul’a gelmesiyle tatmış.
İşini tutkuyla yapan bir genç kadın olsa da görmezden gelemediği zorlukları var diyor Deniz Derin. İstek parçalarla gelen telefon numaraları, ısrarlar, işletmecilerin çıkardığı sorunlar bu eğlenceli işin tatsız yüzü. ‘Alkolle beraber aşırılıklar oluyor engel olamıyorsunuz’ diyerek anlatıyor yaşadığı bazı zorlukları Deniz. Bu sebepten dolayı İzmir’deki ailesine çalıştığı yerlerden bahsetmiyor, ‘Akılları kalsın istemiyorum’ diyor. Birlikte olduğu kişi için ise ‘Muhtemelen çalışmamı tercih etmez’ diyerek tahmin yürütüyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, ‘Beni tüm kötü alışkanlıklardan koruyan şey’ dediği müziği çok sevmeye ve şarkı söylemeye devam ediyor.
İleride ekonomi alanında çalışmayı planlasa da müziği bırakmayı düşünmüyor, tabi bazı şartlar altında! Para kaygısı olmadan, eli mahkûm çalışmak zorunda kaldığı mekânların dışında kendi istediği müzik türünü, istediği mekânda, istediği kişilerle yapmak istiyor. Dileği, kadın olmanın sosyal hayattaki zorluklarını yaşamadan, gece hayatının tüm dezavantajlarının ötesinde keyifle müzik yapabilmek.
Haberi derleyen: Emre Baştuğ
Editör: Melis Tabak
Haberi derleyen: Emre Baştuğ
Editör: Melis Tabak