'Değerimiz yok'
Muhabir: Emre Baştuğ
Kamera: Melis Tabak
Zamanı bir hızlı tren yapıp gözün
göremediği bir süratle yol almasına sebep olan teknoloji, ürettiği materyalleri
de bu trene yükleyip zaman gibi aynı
hızda tükenmesine sebep oluyor. Hızlıca tüketilmiş malzemeler ilk günkü
tazeliğini koruyamayıp işlevini yitirdiğinde bir kenara atılıyor ve çeşitli
vesilelerle yaklaşık on yıldır bu işi yapan Hayati’nin mekanında kendisine yer buluyor.
Hurdacılık mesleği hak ettiği değeri hiç
bir zaman bulamamış. Bu mesleğe değer vereceklerin elini çabuk tutması gerekiyor
çünkü değerini vermek için kapısını çaldıklarında içeride kapıyı açacak kimse olmayacak.
Her çalışma alanı gibi günümüzde hurdacılık işi de kurumsallaşıp tekelleşiyor
ve dolayısıyla küçük işletmecileri ıskartaya çıkartıyor.
Vefa semtinin bir ıssız sokağında
hurdacılıkla hayatını kazanmaya çalışan Hayati
‘Çok katkımız var da bakma sen değerimiz
yok’ diyerek biraz dert yanıyor. Altı
erkek kardeşiyle birlikte aklınıza gelebilecek her şeyi geri dönüşüme
kazandırıyorlar. Her türden ev eşyaları, tadilattan çıkan malzemeler, hatta
paslı bir testereden tutun da altın eritme makinasına kadar her şey mevcut
Hayati’nin mekanında.
Hayati’nin eline antika parçalar da
geçiyor. Antika işi ile uğraşanlar Hayati’ye uğrayıp bu parçaları cüzi bir
miktardan alıyorlar. Hayati’ye; ‘Antikacılar bu parçaları onlara sattığınız
fiyatın çok üstünde veriyorlar’ dediğimizde
‘Onların da bir emeği var, geziyorlar. Çok şükür geçimimizi sağlıyoruz.
Çoluğun çocuğun karnı doydumu yeter’ cevabını veriyor.
‘Bu işin zorluğu emek başka bir şey değil’
diyen Hayati bu mesleğin sermayesini de söylüyor aslında. Yani ‘Beden ve sabır.’ Hayati halinden şikayetçi
olmasa da bu işin zorlukları yok değil. Dışarıdan aldığı malzemelerden zarar
ettiği oluyor Hayati’nin, Bazen de ondan aldıkları malzemelerin parasını
vermedikleri oluyor. Tabi bunların dışında yazın sıcağı kışın soğu var. Malzemelerini üstü açık küçük
bir depoda topluyor. Ramazan yaz aylarına denk gelince çok zorlandığını
söylüyor Hayati. Bu yüzden tatilini de bu günlere denk getirmeye çalışıyor.
Hayati ve beş kardeşi önümüzdeki yıllarda
bölgede olabilecek restorasyon çalışması yüzünden yerlerini değiştirmek zorunda
kalabilir. Hayati; ‘Böyle bir durum
olursa başka bir yerde de yapabiliriz bu işi’ diyor. Hayati için asıl problem
mesleğini yaptığı mekandan olmak değil. Asıl sorun yaptığı mesleğe gösterilmeyen değer ve saygı.
Hava yağmurlu ve soğuk olduğu için ofis
olarak kullandığı ufak odada Hayati’nin ikram ettiği çayları yudumlayıp bir
yandan da eski tüp ve şohbenden yapılmış sobanın sıcaklığı ile kemiklerimizi
ısıttıktan sonra Hayati ile vedalaşıp onu işi ile başbaşa bıraktık.
Altın eritme makinesi |
Onun Ferrari'si var
Muhabir: Emre Baştuğ
Kamera: Melis Tabak
Adınız?
Nerelisiniz
Kaç senedir bu işi yapıyorsunuz?
7 senedir bu işi yapıyorum
Ne gibi şeyler topluyorsunuz?
Kağıt, plastik, hurda, maden (aliminyum gibi) malzemeler topluyoruz.
İşler
nasıl gidiyor?
İyi,
fena değil.
Eskiden
plastikler ve kağıtlar çöpe atılırdı. Şimdi anlaşmalı kurumlar buları topluyor.
Bu durum işinizi etkiledi mi?
Evet
bu durum işlerimizi az da olsa etkiledi.
Malzemeler
daha çok nerelerden çıkıyor?
Fatih’ten
topluyoruz. Çöpe atılanların arasından buluyoruz.
Biliyorsunuz,
antikacılar bazen önemsenmeyip atılan şeylerin arasından değerli parçalar bulup
çok yüksek fiyata satabiliyorlar. Siz hiç bu tarz bir parça buldunuz mu?
Yok
bize hiç düşmedi, bu zamana kadar görmedim.
Buraları
restorasyon yapmayı düşünüyorlar. Size ihtar geldi mi? Yer sıkıntısı çekecek
misiniz?
Yıkacaklar
buraları sonunda. Belki 2 sene belki 5 sene sonra yıkacaklar.
Kafanızda
bir şey var mı? Yıkılırsa şuraya giderim gibi?
Bunun
gibi 30 depo var buralarda. Başka yere gideriz. Memlekete gideriz. Bir şeyler
yapacağız ne yapalım olacağı bu.
15
kişi çalışıyor burada.
Önceden
bu iş ihalelerle oluyordu. Siz ihalelere giriyor musunuz?
Hayır,
Biz ihalelere girmiyoruz.
'Antikacı değiliz eskiciyiz'
Muhabir: Emre Baştuğ
Kamera: Melis Tabak
Adınız?
Naciye
Sepet
Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?
20 yıldır bu işi yapıyorum.
Biz antikacı değiliz eskiciyiz dediniz bunu
bize biraz açıklar mısınız?
Antika bambaşka bir şeydir. Her zaman
bulabileceğiniz ve ucuz bir malzeme değildir. Antika demek sadece belli bir
yılı aşmış malzeme demek değil, sanatı yapanı bitmiş ve sanat değeri taşıyan
parçalar antikadır yani her eski antika değildir. O dönemin tasarımı, yapanı
bitmiş böyle eserler antikadır. Yani
buna örnek vericek olursak, Osmanlı’da
tombak sanatı, hat sanatı veya çok değerli tablolar.
İşlerinizden memnun musunuz?
Ticari olarak değil ama yaptığım işten çok
keyif alıyorum. Öncelikle ben seviyorum o yüzden yapıyorum ama ticari olarak
Türkiye’de çok fazla ilgi gören bir alan değil. Bu kadar yatırımı başka bir
sektöre yapsanız daha çok getiri elde edersiniz.
Kimlerden malzeme alıyorsunuz?
Kaynağımız ev yani esnaf da birbirinden
alıyor ama bütün esnafın kaynağı evdir.
Hurdacıların da sizinkine benzer bir
mesleği var. Onlarla bir ilişkiniz var mı? Onlardan malzeme alıyor musunuz?
Bazen insanlar o kadar ilgisiz ve bilgisiz
ki bizim Türk insanı, hani bunu aşağılamak anlamında söylemiyorum ama elindeki
malzemenin ne olduğunu bileyecek kadar bazen çok değerli bir eseri bile
hurdacıya verecek kadar önemsemeyen birisi. Dolayısıyla hurdacılar da
deerlendirebileceği yerler oralar bizleri bildikleri için bize getirir
satarlar. Böyle bir geri dönüşüm olabiliyor. Halbuki o verdiği eseri bize
getirse çok daha fazla para alabileceği
eserler olabiliyor ama o da hurdacının kismet diyelim.
Eğitiminizi ne üzerine yaptınız? Siz zevk için
mi bu işi yapıyorsunuz?
Bu alanla ilgili bir okul yok. Sanat Tarihi
okusanız da bu bambaşka bir alan. Antikacılık içinde yaşayarak öğrenebileceğiniz
bir şey. Ben hala öğreniyorum diyim çünkü öğrenmenin sonu yok. Bilmediğimiz çok
fazla eser var dolayısıyla içinde yaşıyarak öğreniyoruz. Bir de bir takım
bilgileri kitaptan edinebilirsiniz ama yeni mi eski mi olduğunu dokunarak ancak anlayabilirsiniz çünkü yeni
eserde de aynı özellikler var. Bir eserin antika olup olmadığını anlayabilmek
için dokunmak çok önemli bir duygu. Eski antika kıymetli bir eserde bulunan
bütün özelliklerin hepsi yeni eserde de oluyor. İşte o aradaki tek fark gözle
görülür fark yani o artık gözü eğitmekle alakalı, tecrübeyle alakalı.
Bunu da mı hurdacıya vermişler şeklinde
değişik parçalarla karşılaştınız mı?
İnsanlarda şey var tavan arasına attıkları
şeylerin kıymetini bilmiyorlar dolayısıyla onlara bakmak tenezzülün de bile bulunmuyorlar.
Çağrıyor hurdacıyı temizle bunu diyor ordan böyle şeyler çıkıyor. Yoksa kendisi
oturup ailemden ne kalmış niyer bunları atmışız diye değerlendiremediği için
hurdacıya veriyor.
'Yeni zengin kesim pek ilgilenmiyor'
Muhabir :Melis Tabak
Kamera: Emre Baştuğ
Adınız?
Volkan
Karamustafa
Kaç
senedir bu işi yapıyorsunuz?
Dükkan 20 yıldır bizim, ben 6 senedir bu işi
yapıyorum.
İşler
nasıl?
İşler
kötü. Özellikle yeni oluşan zengin kesim bunlarla pek ilgilenmiyor. Önceki
yıllardaki zengin kesim bunun müşterisiydi. Bir de tek tük yabancılar. Şu anda
yerli piyasada bir hareket yok.
Hayır
onlardan mal almıyoruz.
Sizin
kaynağınız ne gibi yerler?
Önceden
yurtdışından insanlar bunun ticaretini yapıyordu ya da güçlü evler vardı
onların varisçileri satıyordu. O evlerden mal alıyorduk. Şimdi hem evlerin
sayısı azaldı hem de yurtdışından mal gelmiyor. Yeni mal gelmiyor gibi bir şey.
Yeni
mal gelmemesinin sebebi mesleğin ölmesi mi?
Fiyatların
çok pahalanması. Mesela yurtdışı fuarları oluyor. Yeni gidildi bir tanesine ama
alıpta burada satabileceğiniz rakamlar yok. Mal yok mu? Çok ama alıp buraya
getirip satılcak bir mal olmuyor. Burada satma şansınız hiç yok rakamlar
oluyor.
Nereye
gider sizce bu durum?
Gücü
olmayan esnaflar kapatıyorlar yani bu işten geçinen esnaflar kapatıyorlar. Sonu
oraya gider.
Sizin
böyle bir durum var mı?
Bizim başka işlerimiz de var. Bundan geçinmek
zorunda değiliz.